03.07.2020

HAFTANIN MAKALESİ (NİŞAN)

                                                                      NİŞAN

  Evlenmeleri caiz olan erkek ve kadının birbiriyle evlenmeyi karşılıklı olarak vaat etmesi anlamına gelen nişan, hemen her toplumda evlilik akdi öncesinde yapılan bir sözleşmedir. Nişanlanmak, evliliğe hazırlanma ve tarafların birbirini tanıması için verilen süredir. Nişan merasimleri ve nişanlılık süreci, her toplumda yerel kültürün yapısına ve adetlerin uygulama biçimine göre farklılık arz eder. Malum olunduğu üzere evlilik gibi ciddi bir müessese kurulurken sağlam temellerin atılması çok önemlidir ve geleneklerimizde de büyük bir önem taşır.

Nişan bir işaret manası taşır. Yani topluma “tanışıp anlaştıktan sonra evleneceğiz “ mesajını verir. İslam hukukunda ise nişan, bir evlenme vaadidir, gerçek anlamda evlilik değildir. Bu nedenle mahremiyet kurallarına riayet edilmesi gereklidir. Nikâh sözleşmesi yapılmadığı müddetçe taraflara nikâhla beraber oluşan hakları doğurmaz ve sorumlulukları yüklemez. Nişanlıların yanlarında üçüncü bir şahıs olmaksızın bir arada kalmaları, birlikte yaşamaları, mahremiyet sınırlarını aşacak şekilde davranışlar sergilememeleri gerekir. Toplumumuzda maalesef sözde dini hassasiyetten kaynaklı olarak, nişanlıyken rahat davranmak ve günah işlememek için dini nikâh kıyılması âdeti söz konusudur. Resmi nikâh sözleşmesi yapılmadan nişanlılık döneminde kesinlikle dini nikâh kıyılmamalıdır.  

Tanıma ve uyum sağlanıp sağlanamayacağının tespit edilmesi süreci olarak değerlendirilmesi gereken nişanlılık döneminde taraflar birbirine hediye takdiminde bulunabilirler. Genellikle örf ve adetlerimize göre böyle bir uygulama mevcuttur. Ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamaması ve nişan sözleşmesinin karşılıklı ya da tek taraflı fesih edilmesi durumunda hediyelerin iadesi talep edilebilir.

Nikâhla dinen evlilik müessesesi kurulmuş ve taraflar arasında miras, mehir, nafaka gibi sorumluluklar tahakkuk etmiş olur. Nişanlı iken resmi nikâh olmaksızın dini nikâh kıydırılması ve nişanın sona erdirilmesi özellikle kadın açısından birçok mağduriyetler yaşanmasına sebebiyet verir. Dini nikâh yapılmış olan bir nişan bozulduktan sonra boşanma gerçekleşmediği müddetçe kadın başkasıyla evlenemez. Bu konuda DİB Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Fetvası şöyledir:

“Günümüzde gençler, gerek velilerinden izinsiz olarak gerekse velilerin bilgisi dâhilinde nişanlılık döneminde güya dinî hassasiyetleri gözetmek amacıyla halk arasında “dinî nikâh” olarak bilinen merasimi yapmakta ve sonuçta hiç de arzu edilmeyen üzücü hadiseler meydana gelmektedir. Bu tür olayların yaşanmaması için yapılan nikâh akitlerinin mutlaka kayıt altına alınıp hukuki güvenceye kavuşturulması gerekir. Çünkü dindar olduğunu söyleyen gençler veya aileleri, resmî tescilin olmadığı durumlarda çok kere, aralarında akdedildiği ifade edilen akitlerin gereğini yerine getirmemekte, taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur duruma düşmektedir. Böylece, dinimizin nikâhtan gözettiği ulvî gaye gerçekleşmek şöyle dursun, insanlar din adına birbirlerine zulmeder hâle gelmektedirler. Nikâh kıyıldığında dinen evlilik hayatı başlar ve karı-koca arasında mehir, nafaka, miras gibi birtakım haklar ve sorumluluklar tahakkuk eder. Günümüzde bu haklar, evlilik resmen tescil ettirilmeksizin korunamadığından, evlenecek kişilerin “resmî nikâh” kıyılmadan halk arasında “dinî nikâh” ya da “imam nikâhı” olarak bilinen geleneksel merasimi yapmaları uygun değildir.” (https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/794/nisanlilarin-rahat-gorusebilmek-icin-nikah-kiymalari-uygun-mudur-? Erişim tarih ve saati: 01.07.2020 23:19)

 

                                                                                                                          Şükran YÜZBAŞI

                                                                                                                              ADRB Vaizi