20.10.2021

Doğruluk Ve Dürüstlük

 Kuran-ı Kerimde Allah Teâlâ imandan sonra doğruluk ve dürüstlüğün önemine dikkat çekmiş, Rabbimiz Allahtır deyip sonra dosdoğru olan kullar için birçok müjde vermiştir. Bu müjdeler şöyledir: Onların üzerlerine melekler iner. Onlar için hiçbir korku ve üzüntünün olmadığını, kendilerine vadedilen cennetle sevinmelerini, dünya ve ahirette kendilerinin dostu ve yardımcısı olacaklarını söylerler. Bütün bu müjde ve mükâfatlar iman edip dosdoğru olmalarına karşılık Yüce Allahın bir ikramıdır. (Fussilet 41/ 30-32)

Doğruluk, dürüstlük ve güvenilirlik Müslümanın en önemli özelliğidir. Toplumda bu özelliği ile tanınır ve bilinir. Nitekim Hz. Peygamber Müslüman ve mümini tarif ederken Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların selamette olduğu kimsedir. Mümin ise, insanların canları ve malları konusunda kendisine güvendiği kişidir. (Tirmizî, “Îman”, 12) buyurmuştur.

Bütün peygamberler tebliğ görevlerini yerine getirirlerken kendilerinin güvenilir olduğunu ifade etmişlerdir. Çünkü bir kişinin başkasının sözüne itibar edebilmesi için sözü söyleyen kimsenin bu özelliklere sahip olması gerekir. Peygamber efendimiz daha peygamber olarak gönderilmeden yaşadığı toplumda güvenilir olarak biliniyordu. Çünkü o hayatı boyunca hiç yalan söylememiş ve hiç kimseyi aldatmamıştı. Daima doğru ve dürüst olmuştu. Hz. Peygamber daima doğru ve dürüst olduğu için toplumu tarafından Muhammed’ül- Emin ( güvenilir Muhammed) olarak tanınmıştı.

İnsanların güvenini kazanmak toplum içinde yaşamanın en önemli kuralıdır. Bunu kazanabilmek için ise dosdoğru olmak gerekir. Ancak doğru ve dürüst insanlar beraber yaşadıkları insanlara güven verirler ve toplum tarafından sevilirler, sayılırlar. Doğruluk, dürüstlük ve güvenilirlik peygamberlerde bulunması gerekli olan sıfatlardandır.

Doğruluk ve dürüstlük hayatın her alanını kuşatan iki kavramdır. Müslüman ev hayatında, iş hayatında, ticaretinde, insanlarla olan ilişkilerinde sözü ve davranışları ile daima doğru ve dürüst olan kişidir. Söz verdiği zaman sözünde durur. Vaatte bulunduğu zaman yerine getirir. Sözleri ile kimseyi kandırmadığı gibi davranışları ile de kimseyi aldatmaz.

Allah Teâlâ Saff süresinde: Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niye söylersiniz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok sevimsiz bir davranıştır. (Saff 61/ 2-3) buyurarak iman edenlere yapmayacakları şeyleri söylememeleri gerektiğini bildirmiştir. Hz. Peygamber de: Münafığın alâmeti üçtür; Konuştuğunda yalan söyler. Vaatte bulunduğu zaman yerine getirmez. Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.(Buhârî, “İman”,24; Müslim, “İman”, 25.) buyurmak suretiyle Müslümanın doğru, dürüst ve güvenilir olması gerektiğine işaret etmiştir.

Ayeti kerime ve hadisi şeriflere baktığımızda Müslümanın önce sözünün doğru olması isteniyor. Zira sözü doğru olunca bu söz kalbini etkileyecek ve dosdoğru yapacaktır. İmanın karargâhı olan kalp dosdoğru olunca da iman dosdoğru olacaktır. Nitekim Hz. Peygamber: Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu kötülüğünden emin olmayan kişi cennete giremez.(et-Tergîb ve’t- Terhîb, c. 3, s. 353.) buyurarak ancak dilin ve kalbin doğru olmasıyla dosdoğru bir iman sahibi olunacağını haber vermiştir. İmanı doğru olan bir müminden ise yanlış davranışların ortaya çıkması düşünülemez. Yani hepsi (dil, kalp, iman ve imanın tezahürü ortaya çıkan davranışlar) bir zincirin halkaları gibi birbirini tamamlayarak olgun, kâmil bir mümin profilinin ortaya çıkmasını sağlar.

İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah

Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah  (Ziya Paşa)

Şairlerin de ifade ettiği gibi Allah Teâlâ her zaman doğru ve dürüst olan kullarının yanındadır. Onları bu dünyada da ahirette de utandırmaz. Yardımını onlardan esirgemez. Dolayısıyla Müslüman her zaman doğrunun peşinde olmalı, daima doğruyu aramalı, dürüst olmalı, yalan ve yanlıştan uzak durmalıdır.

Doğruluk ve dürüstlük hem fert hem de toplum için huzurun kaynağıdır. Ancak doğru ve dürüst kişilerin içerisinde yaşadığı bir toplum gerçek anlamda huzuru yakalayabilmiştir. Çünkü doğru ve dürüst insanların bulunduğu bir toplumda güven duygusu hakimdir.Toplumda güven duygusu ise en önemli unsurdur. Bu duygunun toplumdaki fertler arasında bulunmaması toplumun birlik ve beraberliğini etkiler. Birlik ve beraberliğini kaybeden bir milletin de varlığı çöker, huzuru bozulur.

Allah Teâlâ bizleri doğruluktan, dürüstlükten ayırmasın. Dosdoğru olan kullarına vaat ettiği mükâfata hepimizi nail eylesin.                                                                                                      

                                                                                                                            Enes KAYA

                                                                                                              Şabanözü İlçe Vaizi