19.01.2022

Varlığın İlahi Mayası Merhamet (Makale)

Merhamet kelimesinin sözlük anlamına bakıldığında “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma ve şefkat gösterme” şeklinde tanımlandığı görülmektedir.  Bununla birlikte insani değerlerin özünde yer alan merhamet, sadece bir acıma hissi ve basit bir iyilik yapma isteği olmaktan ziyade, insanları sürekli olarak iyiliğe ve doğruluğa yönelten, onların her alanda olumlu tutum ve davranışlar sergilemesine yol açan pozitif bir duygudur. İslami kaynaklarda merhamet kavramı genellikle rahmet kelimesiyle ifade edilir. Ancak Türkçede merhamet hem Allah’a hem insanlara, rahmet ise özellikle Allah’a nispet edilerek kullanılır.

Merhamet, esirgemek ve şefkat etmektir, acımak ve insaflı davranmaktır, kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır. Merhamet, Allah’ın Rahmân isminin bir yansımasıdır. Bütün varlıklar, Allah’ın engin rahmetiyle çepeçevre kuşatılmış, (A’raf,156) yokluktan varlığa çıkışları, ilk yaratılışları Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın rahmetinin tecellisi ile olmuştur. Allah, "sınırsız ve sonsuz rahmet ve merhamet sahibi" anlamında, "Rahmân ve Rahîm’dir.” O, “Rahmetim gazabımı geçti” buyurarak, merhametinin celâlinden önde geldiğini açıkça bildirir. (Buhârî, Tevhîd, 22) Yüce Rabbimiz, zâtına ilke edindiği bu rahmet ile yarattığı tüm canlılara acır, şefkatle muamele eder ve nimetler vererek ihsanda bulunur.

Allah’ın rahmetinin ne kadar derin, şefkatinin ne denli nihayetsiz olduğuna dikkat çekmek isteyen Resûlullah’ın, bu durumu annenin yavrusuna karşı merhameti ile örneklendirmesi dikkat çekicidir. Nitekim bir gazve sonrası, Resûlullah’a bir gurup esir getirildi. İçlerinden bir kadın telaş içinde esirler arasında yavrusunu arıyordu. Sonunda bir çocuk buldu ve onu kucaklayıp bağrına bastıktan sonra emzirmeye başladı. Durumu gören Hz. Peygamber yanındakilere, “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına inanır mısınız?” diye sordu. Onlar da “Hayır.” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamber (sav), “Bilin ki, Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkat ve merhametinden çok daha fazladır.” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 18)

Kişilere verilecek eğitim yoluyla merhametli davranışların eğitimle gelişebilen beceriler olduğu tespit edilmiş yanı sıra merhamet odaklı eğitimin kişilerin beyin fonksiyonlarında değişikliklere neden olduğu gözlemlenmiştir. Kişilerin hem kendilerine hem de başka kimselere karşı göstermiş oldukları merhametin iyileştirici ve olumlu duyguları güçlendirici özelliği yüzyıllardır bilinmektedir. Olumlu duygularla ilgili yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları incelendiğinde; merhamet, şefkat, acıma gibi duygular hissedildiği anda beyinde endorfin, seratonin gibi mutluluk hormonlarının salgılandığı belirtilmiştir.  Bu duyguların insanlar üzerindeki biyolojik etkilerinin yanı sıra insan ruhu üzerinde de iyileştirici etkiye sahip olduğu ve toplumu ayakta tutan dinamikler arasında yer aldığı ifade edilmektedir.

Geçmişten günümüze içinde yaşadığımız toplum ve kültür ortamı da bizi merhametli olmaya teşvik etmektedir. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi oğlu Orhan Gazi’ye bıraktığı vasiyetnamesinde “Allah’ın yarattığı her şeye karşı merhametli ol” ifadesini kullanarak merhamet duygusunun özelliğini vurgulamıştır. Yunus Emre “Yaratılanı severim Yaratandan ötürü” ve Hz. Mevlâna “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” sözleriyle bu özelliğe odaklanmamızı sağlamışlardır. Bu nedenledir ki atalarımız yaşadıkları dönemde; kuşlar için özel yuvalar yapmışlar, dağda yaşayan yabani hayvanların kışın aç kalmamaları için onlara yiyecek getirmişler, toplumda yaşayan ihtiyaç sahibi kişilerin ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için vakıflar kurmuşlar, sadaka taşları oluşturmuşlar ve yapmış oldukları daha nice sessiz iyiliklerle merhamet duygusunu eyleme dönüştürme konusunda bizlere örnek olmuşlardır. Bu noktadan hareketle son sözü merhamet duygusunu eyleme geçirme konusunda bizlere rehberlik eden rahmetli Barış Manço’nun şu güzel sözleri ile söylemiş olalım.

“Yaz dostum, yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum, garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum, öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum, kimse göçmez bu dünyadan mal ile.”

                                                                                                  Mehmet AKMEŞE

                                                                                                  Kurşunlu İlçe Vaizi