02.03.2023

Berat Kandili (Makale)

Bir kere daha rahmet ve bereket mevsimi olan üç aylara kavuşmuş,  mübarek Ramazan ayına yaklaşmış bulunuyoruz. Bu mevsim Regâib gecesiyle, Mirac gecesiyle, Berat gecesiyle, nihayet Ramazan ayı ve Kadir gecesiyle biz müminleri yeniden ümitlendiren,  dalıp gittiğimiz dünya hayatından ve gafletimizden bir kere daha uyandıran kutlu bir mevsimdir. Bu mübarek geceler içinde Berat gecesinin de önemli bir yeri ve değeri vardır.

Berat kelimesi “berâe”  veya berâet”  kelimesinin Türkçedeki karşılığıdır. Berî olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak, kişinin bir borç veya yükümlülükten kurtulması demektir.  Şaban ayının on beşinci gecesi olan bu gecede Müslümanların, Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yüklerinden kurtuluşa ermeleri umulduğu için Beraat gecesi veya daha kolay söyleniş biçimi ile Berat gecesi denilmiştir. Bildiği üzere mahkemede suçsuz bulunan kişiye de ‘berat etti’ denir.

Gerçekten de müslümanlar uzun asırlardan beri bu geceyi diğer gecelerden farklı geçirmeyi, daha fazla ibadet etmeyi güzel bir adet haline getirmişler ve Ramazan ayına tevbe-istiğfar etmiş, yani berat etmiş olarak girmeyi düşünmüşlerdir.

Kur’an-ı Kerimde bu geceye kati (kesin) bir şekilde işaret eden her hangi bir ayet bulunmamaktadır. Bununla birlikte Berat gecesinin faziletine dair bazı hadisler nakledilmiştir. Bunlardan birinde Peygamber Efendimizin: “Allahü Teâlâ Şabanın on beşinci gecesi dünya semasına rahmetiyle- tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının tüyleri sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” (Tirmizi, Savm:39, İbn Mace, İkame:191) dediği rivayet edilmiştir. Diğer bir rivayette Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Şabanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle’  der (İbn Mace, İkame:191)

Bu rivayetleri dikkate alarak Berat gecesinde daha fazla ibadet eden, nafile namaz kılan, veya bol bol kaza namazı kılan, Kur’an okuyan, tevbe istiğfâr eden, dua eden Müslümanlar elbette kazançlı çıkacaklardır.  Fakat şunu da belirtelim ki, bu geceye mahsus özel bir ibadet veya namaz yoktur. Namaz kılacaksak Hz. Peygamber’in (a.s) kıldığı şekliyle kılarız, oruç tutacaksak sünnet-i seniyyede bulduğumuz gibi tutarız. Kendi kendimize namaz veya başka bir ibadet ihdas etmeye, düzenlemeye yetkimiz de yoktur, hakkımız da yoktur, buna ihtiyaç da yoktur.

Esasen bu gibi gecelerde veya diğer zamanlarda Kur’an okumaya, Kur’an’ı anlamaya, hadis ve siyer okumaya, samimiyetle namaz kılıp gözyaşı dökmeye, tevbe, istiğfar etmeye, milletimize, memleketimize ve tüm insanlığa dua etmeye o kadar ihtiyacımız var ki…

Hangimiz günah işlemiyoruz, hangimiz kulluğumuzu tastamam yapabiliyoruz?  Hangimiz Rabbimizin bize lütfettiği nimetleri gerçekten hak ediyor veya gereği gibi şükrediyoruz? Akşam haberlerini izlerken İslam coğrafyasından gelen acı haberlerle hangimiz sarsılmıyoruz?  Öyleyse lüzumsuz tartışmaları bir kenara bırakıp bir Müslüman olarak neler yapabiliriz? Kendimizi, ailemizi ve yakınlarımızı kurtarmak için neler yapabilir veya insanlığa ne gibi faydamız dokunur diye düşünmeli ve kendimize yeniden bir çeki düzen vermeliyiz. Bu kutlu mevsimin her gecesinde sorumluluklarımızı düşünmeli, ömrümüzün gerçek bir muhasebesini yapmalı ve ümidimizi hiçbir zaman kaybetmemeliyiz.

Berat gecesi ve arkasından gelecek olan mübarek Ramazan ayının aziz milletimiz ve tüm Müslümanlar için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.              

Halil İbrahim TEKİN       

İl Vaizi