07.02.2019

HAFTANIN MAKALESİ (08.02.2019)

                                                                                                       

Araç kullanırken kitap okumayın!...                                    

Yüce Rabbimiz olan Allah cc., kıyamete kadar geçerli olan son ilahi hitabına “oku” diye başladı.

Hem de ne okuma! Bütün matematiksel hesapları alt üst eden bir sürede gerçekleşen, dünyanın bütün bilim insanlarının halen kafasını allak bullak eden bir yokluktan varlığa geçişi, etrafında çok ince bir hesaba göre ayarlanmış bir hızda ve mesafede döndüğümüz ve yokluğunda yaşamın mümkün olmadığı Güneşimizi, Güneşimizden faydalandırırken aynı zamanda zararlarından koruyan şu gök kubbeyi, en çevreci, en sessiz ve en düzenli fabrikalar olan canlılığın yapı taşı hücreyi ve o tek bir hücreden insana dönüştüren büyük mucizeyi, dahası insana has bir özellik olan öğrenme ve bildiklerini yazıya dökebilme yetisini, en önemlisi de tüm bunları bir “ol” emri ile gerçekleştiren, tüm gücün, aklın ve zekanın sahibi olan eşsiz yaratıcıyı okumak, anlamak…

Ahir zaman hitabının “oku” diye başlaması elbette pek çok hikmetleri içeriyordu ki bu hikmetleri anlamak günümüzde hiç de zor değil. Okumanın öneminin büyüklüğü o denli objektif ki dindarına da orta hallisine de inançsızına da sorsanız okumanın ne kadar önemli olduğunu söyler. Hatta her kesimden münevverlerimiz sık sık okuma oranlarımızın düşüklüğünden şikayet ederek gelişmiş ülkelerdeki okuma oranlarına ulaşamayışımızdan dem vururlar ki çok da haklılar. Gelişmiş ülkelerden japonya’da kişi başı yılda okunan kitap sayısı 25, İsviçre’de 10, Fransa’da 7, ülkemizde ise 6 kişiye ancak bir kitap düşüyor. Durum oldukça vahim.

Geçenlerde Avusturalya’da çekilen bir görüntüde bir adamın araba sürerken kitap okumaya çalıştığını görünce, bizde çekilen araba sürerken ayağa kalkıp halay-horon çekme görüntüleri geldi aklıma ve doğrusu tehlike aynı tehlike olmasına rağmen imrendim.

Vaktimizi israf ediyoruz. Halbuki zaman en kıymetli hazinemiz. Her an her saniye geçmişe bıraktığımız bir hatıra ve yaşadığımız şu an içinde bizler tarihimizi yazıyoruz. Araba kullanırken değil ama yolcu koltuğundayken okuyabiliriz. Yarım saatlik bir yolculukta neler neler okuruz istersek. Ama bu bizim alışkanlığımız değil. Kitaba yabancıyız. TÜİK verilerine göre kitap İhtiyaç listemizde 235. sırada. Peki bizi ileriye götürecek ve ufkumuzu açacak olan bu önemli alışkanlığı nasıl kazanacağız?

Kanaatimce cevap, anahtar bir kelimede gizli: “Merak”

“Merak ilmin hocasıdır” demiş büyükler, ne kadar da doğru! Bizi ekranlara kilitleyen ve ülkemizde maalesef televizyon izleme oranlarını % 94 ‘lere çıkaran dizilerin yaptığı bu. İlk bölümde bizi devamı için meraklandırıyorlar ve son bölümüne kadar haftanın falan gününün falan saatinin falan dakikasını heyecanla bekliyoruz. 

Bu durumda en yakın kütüphaneye gidip, bizi devamı için meraklandıracak basit, sade bir kitap seçip almak mükemmel bir başlangıç olabilir. Bir hikaye, bir serüven. Ya da merak ettiğimiz herhangi bir konuda yazılmış, işimize yarayan, eksikliğini hissettiğimiz bilgileri içeren bir kitap. Bir ya da iki kitaptan sonra televizyon başında geçen zamanın sizi rahatsız etmeye başlayacağını garanti edebilirim. Bunun sebebi kitapla yani öğrenmeyle geçmeyen zamanın boşa gittiğini hissedecek olmamızdır. Ama bu sadece bir başlangıç…

Bu aşamayı geçtikten sonra önümüzde başta hayat rehberimiz İslam’a dair olmak üzere keyifle okuyabileceğimiz yüz binlerce kitabın olduğunu fark edeceğiz. Öyleyse hayatı anlamlandırmak için haydi kütüphanelere!

 

                                                                                                      Ömer Faruk Kıvrak

                                                                                          Yapraklı İlçe Müftüsü