19.06.2024

Aile Kurmak ve Düğün Merasimi (21062024 Makale)

Aile, hayırlı evlâtlar istenen bir yuvadır. İnsan soyunun geleceğe temiz ve pâk olarak taşınabilmesi için de aile zorunludur. Aile sözcüğü de insana her an muhtaç olduğunu hatırlatan bir kelimedir... Rabbin seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?” (Duha,93/8) âyetinin anlamlarından biri de aile sıcaklığına, aile içindeki korunmuşluğa işaret eder. Zenginliğin aile içinde saklı olduğunu anlatır. Aile, Allah’ın rahmeti ile desteklenen, çocuklar ve temiz rızıklar bahşedilerek güzelleştirilen mukaddes bir insanî yapıdır.

Allah Resûlü (s.a.s) aileyi hem bir bereket kaynağı hem de büyük bir zenginlik olarak değerlendirmektedir. Efendimiz yeni evlenen bir insanı tebrik ederken, Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin. diye dua ederdi. (Ebu Davud Nikah,35) Gerçekten aile, inanan bir insan için bereketin hiç kapanmadığı bir kapıdır. Bu kapıdan dualarla girmek, sevgi, şefkat ve merhamet duygularıyla yuvayı mâmur etmek gerekir.

Evlilik kurumunu iman ve ahlak temelleri üzerine oturtan Hz. Peygamber(s.a.s), kadınlara karşı kaba davranmayı şiddetle yasaklamıştır. Onlara vurmayı, yüzlerine karşı ayıplamayı ve evde bile olsa onlara küsmeyi reddeden Peygamber Efendimiz (s.a.s), kendisi de bu noktada ümmetine en güzel şekilde örnek olmuştur.

Evlilik dünyada kurulan yuvanın cennette devam etmesi niyetiyle yapılır. Hedef sadece dünyada beraber olmak değil dünyada ki bu mutluluğu ahirette de devam ettirebilmektir. Allah Resûlü’ nün (s.a.s) ifadesiyle saliha bir eş Âdemoğlunun üç mutluluğundan biridir. Kötü eş ise mutsuzluk kaynağıdır. Fakat pek çok insan gelip geçici heveslerin peşine takılır, evliliklerini anlamsız şeyler üzerine kurmaya kalkar. Efendimiz (s.a.s) kendi toplumundaki eğilimleri dikkate alarak ashâbına şöyle seslenmiştir: Bir kadınla dört şey için evlenilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı seç ki elin bereket görsün.” (Müslim, Rada,53)

Yüce Rabbimizin en güzel nimetlerinden olan aile, insanoğluna huzur ve sükûnet veren, çocuklar ve temiz rızıklarla güzelleşen kutsal bir birlikteliktir. Aile, Rabbimizin yeryüzündeki ayetlerinden biri olup onun rahmeti ile sevgi, saygı, şefkat ve muhabbete erişilen bir kurumdur.

Yüce Rabbimiz ; “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21) buyurmaktadır.

Küreselleşen dünyada aileyi hedef alan kitle iletişim araçlarının gelişimi değer ve sınır tanımaksızın aile mahremiyetini, aile bireylerinin haklarını ve ailenin saygınlığını zedeleyebilmektedir. Sadakatsizlik, vefasızlık, tahammülsüzlük, bilinçsizlik ve şiddet gibi sebeplerle ailelerimiz ciddi anlamda zarar görmektedir. Dolayısıyla ailenin kurulması, korunması ve sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınması için çözüm üretmek hepimizin sorumluluğudur. Bu bağlamda Kur’an ve sünnetten beslenen sağlam referanslarla ve değişmez sabitelerle bugünün ailelerine yol gösterecek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Dinimiz, hayatın her alanında gereksiz harcamada bulunmayı yasaklamıştır. Yeni kurulacak aile yuvası için yapılan harcamalarda da israftan kaçınılmalıdır. Ülkemizde düğün hazırlıklarında sıkça görülen çeyiz, takı ve ev eşyaları gibi tedarikler için bazen gereğinden fazla yapılan harcamalar, daha başlangıçta mutluluğu zedelemekte, aileyi maddî açıdan sıkıntıya sokmaktadır. Uzunca bir süre düğün borcu ödeyen yeni evliler, birlikteliklerine minnet altında başlamakta ve maddî kaygılar yüzünden aradıkları huzuru yakalayamamaktadırlar. Bu sebeple Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.”  (İbn Hanbel, VI, 83.)ve “Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.”  (Ebû Dâvûd, Nikâh, 30-31.) buyurmuşlardır.

Ailede herkes birbirine emanettir ve ailenin bütün fertlerine düşen sorumluluklar vardır. Bazen anneyle, babayla, çocukla bir imtihandır aile. Bu imtihanda aile mensuplarının izzet, onur ve saygınlığını zedelemek değil, korumak ve yüceltmek vardır. Bu imtihanda üzmek, kırmak, şiddete başvurmak değil, şefkat ve merhamet, nezaket ve nezahet vardır. Bu imtihanda “bir” ve “biz” olma vardır. Sevinçte ve kederde, varlıkta ve darlıkta hemhal olma, hayatın yükünü birlikte omuzlama vardır.

Ruhi İPEK

Cezaevi Vaizi