11.09.2024

İl Müftümüz Mehmet Şahin'in Mevlid Kandili Kutlama Mesajı

MEVLİD-İ NEBİ HAFTASI MESAJI

Bir sahâbî Allah Resulü'ne (s.a.s.) gelmiş ve dünyayı kendisine dar eden şu endişesini dile getirmiştir: “Ey Allah’ın elçisi! Ben seni kendimden ve çocuklarımdan daha çok seviyorum. Evimde iken seni hatırlıyor, hasretine dayanamadığım için hemen gelip görüyor, yüzüne bakıyorum. Senin ve benim ölümümü düşündüm. Anladım ki, sen öldüğünde ve cennete girdiğinde peygamberlere mahsus yüce makamlarda bulunacaksın. Ben ise cennete girdiğimde seni göremeyeceğimden korkuyorum!” Hz. Peygamber (s.a.s.) bu sözlere cevap vermeden Cebrâil (a.s.) gelmiş, Allah’a ve Resulü'ne itaat edenlerin cennette kimlerle beraber olacaklarını bildiren Nisa suresi 69. ayetini getirmiştir: (Kur'an Yolu Tefsiri, 2/ 91-92) “Kim Allah ve Resulü'ne itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar ve salih kişilerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa, 4/69)

Peygamber Efendimizi (s.a.s.) sevmek imanın gereğidir. Rabbimiz kendisine imanla birlikte Peygamberimize imanı da emreder. Allah’a itaatin hemen ardından, Kur’an’ı bize tebliğ edip öğreten, yaşantısıyla gösteren Peygamberimize itaati de ister. Cenab-ı Hakk’a iman edip, O’nu seven bir mümin, O’nun gönderdiği peygamberini de sevmelidir.

Hz. Muhammed’in (s.a.s.) peygamberlik vazifesi sadece vahyi nakilden ibaret değildi. O, Rabbinden aldığı vahiy doğrultusunda, inanç, ibadet ve ahlâkî değerler başta olmak üzere günlük hayatın tüm alanlarında, İslâm’ı anlatarak, açıklayarak ve yaşayarak Müslümanlara örnek bir hayat sergilemişti. (Hadislerle İslam, 1/416) Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) ümmeti için en güzel örnek olması ile ilgili olarak şöyle buyrulmuştur: “And olsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzâb, 33/21)

Şahsiyet inşasında en temel faktör imandır. İman, Müslümanın şahsiyetini oluşturan; ona kimlik kazandıran, hem dünyasını hem de ahiretini huzurlu kılan büyük bir nimettir. Sahabe iman ile değişmiş, cahiliyenin karanlığını terk ederek asr-ı saadetin huzuruna kavuşmuştur. Putlara tapan, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, her türlü kötülüğü yapan bu kişiler, imanla kıyamete kadar örnek olacak bir nesile dönüşmüşlerdir.

Şahsiyet sahibi bir mümin, kulluk şuuruyla, hayatını Allah’a karşı saygı ve itaat bilinci içinde sürdürür. Namaz, oruç, zekât ve hac gibi İslam’ın temel şartlarını teşkil eden ibadetlerin yanında Allah’ı zikretme, Kur’an okuma, kurban kesme ve infakta bulunma gibi kendisini Yüce Allah’a yaklaştıracak ibadetleri ihlasla ifa eder. Farz ve nafile ibadetlerle Yüce Allah’a yakınlaşır ve böylece O'nun sevgisini kazanır.

İslam’ın öngördüğü şahsiyet sahibi bir müminde bulunması gereken en önemli değerlerden bir tanesi de doğruluktur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) İslam’dan önce yaşadığı toplumda “Muhammedü’l-Emin” olarak bilinirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) daha peygamber olarak görevlendirilmeden anlaşmazlıklarda kendisine müracaat edilen ve doğruluğundan dolayı sözüne itibar edilen birisiydi. İman etmeyenler bile en kıymetli eşyalarını Hz. Peygamber’e (s.a.s.) emanet ederlerdi.

Şahsiyet sahibi bir müminde bulunması gereken bir diğer vasıf merhamettir. Yüce Allah, son elçisi Hz. Muhammed’i (s.a.s.) insanlara sıkıntı, zorluk ve meşakkat vermek için değil, âlemlere rahmet ve merhamet olarak göndermiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) pek çok keder ve sevinçlerle dolu tevhit mücadelesi sırasında, hiçbir an “rahmet” peygamberi olduğunu unutmamış ve karşılaştığı olumlu ve olumsuz bütün olaylara sevgi ve rahmet nazarıyla bakarak, model bir şahsiyet ortaya koymuştur. (Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi, DİB, s. 68-69)

İslâmiyet hak, adalet, iyilik duygularıyla inşa ettiği mümin gönülleri, her ne olursa olsun haktan yana olmak idealiyle olgunlaştırdığı ruhları, günlük hayatın içerisinde cereyan eden her türlü hadiseye karşı hak duygusuyla bakma, haktan yana tavır alma, iyilikleri yayma, kötülüklerden sakındırma sorumluluğuna çağırmaktadır. Bunun içindir ki Allah Resûlü (s.a.s.), yaşadığı toplumun haksızlık üzerine kurulu düzenine tahammül edememiş, iyilik adına her ne varsa bizzat yaşamış ve yaşadığı topluma anlatmış, içinde bulunduğu bütün kötülüklerden de toplumunu kurtarmaya çalışmıştır. (Hadislerle İslam, 4/470)

Allah Resûlü’nün (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde anlattığı ve arzu ettiği Müslüman; kâmil imanı, derin ilmi, salih amelleri ve ihlasıyla eşsiz bir şahsiyettir. Kişiliği Kur’an ve sünnet istikametinde gelişen müminin, ailesine, akrabalarına, komşularına, tüm varlığa merhametle davranması, affı kuşanması, nezaket sahibi olması onun şiarındandır. Şiddet, acımasızlık, kabalık, bencillik,yalan, aldatma gibi kötü hasletler onda asla bulunmaz.

Bu yıl Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası birlikte kutlanacaktır. Başkanlığımız bu yılki temayı Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” olarak belirlemiştir. Gerçekleştirilecek etkinliklerle Peygamberimiz'i daha yakından tanımaya, anlamaya; başta çocuklarımız, gençlerimiz olmak üzere toplumumuzun her kesimine Peygamberimiz'in (s.a.s) örnek hayatını anlatmaya çalışacağız. Bu vesileyle tüm halkımızı hafta boyunca yapılacak olan programlara davet ediyorum. Söz konusu haftaların aziz milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Mehmet ŞAHİN

İl Müftüsü