30.09.2021

Makale: Cami, Din Görevlileri ve Vefa

Cami, Din Görevlileri ve Vefa

Bedeni taş ve ahşapla, ruhu ibadet ve ilimle imar edilen camiler; İslam’ın yerleşim birimlerine
vurulan mührüdür. İslam’ın ulaştığı beldelere ilk önce camiler inşa edilmiş, İslam cemiyeti, cami
ekseninde deveran etmiştir. Camiler; Mescid-i Nebevî’nin özüne uygun bir şekilde, tarih boyunca
dinî, sosyal ve kültürel bakımdan bir eğitim, öğretim ve kültür merkezi olarak İslam’ın
bayraktarlığını yapmıştır. Camiler; müminlerin bir araya geldiği, huzur bulduğu, kaynaştığı, ilim,
irfan, ahlak ve faziletin öğrenildiği en önemli merkezlerdir.

Mümin ve cami, birbirlerini onaran iki vefalı dosttur. Camiler erkeğiyle kadınıyla; büyüğüyle küçüğüyle; yaşlısıyla genciyle; tüm inananların kendilerini yetiştirdiği, olgunlaştırdığı; kırılan, dökülen yanlarını tamir ettikleri mekânlardır. Mümin; ecdadından aldığı kutlu mirası, evladına yine camide devreder. Evladına devrettiği sadece caminin kubbesi, minaresi, şadırvanı değildir. Çocukları Allah kelamıyla orada tanışır, peygamber varisleriyle orada buluşur, rahmânî ve nebevî terbiyeyle orada yetişir, adap erkânı orada öğrenir. Müminler; camileri maddeten ve manen imar ederler. Bir ayette Yüce Yaratanımız şöyle buyurmaktadır:“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”  Tevbe, 9/18

Mescitte imam olarak ilk vazifeyi icra eden Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dır. Bu görev ve sorumluluk Rasulullah (sav)’in bir emanetidir. Günümüzde Camilerimizde; imam-hatipler, müezzin- kayyımlar ve vaizlerimiz görev yapmaktadır.

Büyük bir özveri, ortak bir ideal ve engin bir yürekle din hizmeti sunan görevlilerimiz, her koşulda olduğu gibi salgın hastalık döneminde de milletimizin manevi ve sosyal hayatına rehberlik etmiş, salgınla mücadelenin ilk gününden itibaren sahada milletimizin hizmetinde olmuştur. Vefa Sosyal Destek Grubu’nda özveri ve fedakârlıkla görev almışlardır. Her yıl 1-7 Ekim tarihleri “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanmaktadır. Başkanlığımız, bu yılın temasını, “Cami, Din Görevlileri ve Vefa” olarak belirlemiştir.

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ümmet olma şerefine nail olan mümin vefalıdır. Zira vefa, mümin ahlakının bir gereğidir. Mümin için vefaların en yücesi hiç şüphesiz kendisini yaratan Yüce Rabbine karşı göstereceği vefadır. Hiçbir şeyi ortak koşmadan muhabbet ve marifetle O’na yönelmek, ibadet ve salih amellerle O’na yaklaşmaya gayret etmektir. Rabbine karşı vefayı kuşanan insan, O’nun kullarına karşı da kadirşinas olacaktır. Anne-babasına, eş ve çocuklarına, akraba ve dostlarına, imtihan için gelip geçtiği dünyaya karşı göstereceği her türlü vefasızlığın, Allah’a beslediği vefa duygusuna halel getireceğini bilecektir.

Hz. Peygamber (s.a.s) vefanın imandan olduğunu, sözünde durmamanın ve vefasızlığın ise nifak alameti olduğunu bildirmiştir (Buhârî, Îmân, 24). Sözüne sadâkat göstermeyen, ondan caymak suretiyle haksızlık yapan kimselerin kıyamet günü teşhir edileceğini şöylece beyan buyurmuştur: “Ahdini bozan herkes için kıyamet günü bir bayrak dikilip bu falanın vefasızlık alâmetidir diye ilan olunacaktır. (Buhârî, Cizye, 22).

Ahlak ve medeniyet krizinin yaşandığı ve değerlerin yozlaştığı modern zamanlarda vefa duygusu da bu durumdan nasibini almıştır. Zira vefasızlık kol gezmektedir günümüz dünyasında ve insanında. En başta da bu vefasızlık, Yüce Yaratıcı’ya karşı kulluk görevinin ihmal edilmesinde kendisini göstermektedir. Cenab-ı Hakka karşı vefasızlık yaygınlaşınca, yalnızlığa terk edilen anne babalara, eşlere, çocuklara her geçen gün üzülerek şahit olunmaktadır. Sözün insana bir sorumluluk yüklediği gerçeği göz ardı edilerek sadık kalınmayan nice söz ve yeminlerle ahde vefa duygusu zayıflamaktadır. Bugün Yüce Rabbimizle aramızdaki ahdimizi hatırlamaya, tüm insanlık ve kâinatla olan vefa sözleşmemizi yenilemeye ihtiyacımız vardır. Hafta vesilesiyle hayatımızın her döneminde vefalı olmak duasıyla siz değerli okuyucularımızı Allah’a emanet ediyorum.

Yusuf AYDOĞAN

(Cezaevi Vaizi)

Çankırı İl Müftülüğü